Site Haritası

AFRİKA'DA İSLAM

AFRİKA'DA İSLAM
Mustafa EFE mustafaefe@afrika.com.tr
       

      İslam’ın Afrika’ya Ulaşması ve Yayılması Türkiye’de İslam Tarihi çalışmalarımızda okuduğumuz ama üzerinde pek düşünmediğimiz bir ayrıntı var. Bu ayrıntı İslam’ın Medine’den önce Afrika’ya ulaştığı gerçeğidir. Habeşistan’a birinci hicretin 615 ikincisinin de 616 yıllarında gerçekleştiklerini gözönüne alırsak İslam’ın Afrika’ya Medine’den daha önce ulaştığı gerçeği ortaya çıkacaktır. Ve bizim hiç düşünmeyi aklımıza getirmediğimiz İslam’ın Medine’den önce Afrika’ya ulaştiği gerçeğiyle Kenya’da Hicri Yılbaşı kutlamalarında ve Mevlid Programlarında karşılaştım.Kenya’daki bu Mevlid programları vesilesiyle yüzlerce insan İslamla müşerref olmuş. 639’da İslam ordularının Mısır’a girişinden 711’de Tarık bin Ziyad’ın Atlas Okyanusu’na ulaşmasıyla Afrika kıtasının kuzeyi İslam’la tanıştı. Putperest Roma ve Hristiyan kültürünü Mağrib’den sildi. Daha sonra 7. yüzyılın sonu ile 8. yüzyılın başında Emevi Hilafetine karşı ayaklanan Umman Araplarının Afrika’nın doğusundaki Zanzibar’a kaçıp kıtanın doğusunda Zanzibar’a yerleşmeleriyle Afrika’ya ikinci giriş başladı. Zanzibar (Zangibar) kimilerine göre Arapça’dan kimilerine göre Farsça’dan gelme, zenc siyah, bar da sahil demek. Yani zencilerin sahili, yaşadığı yer.
Svahili Kültürü ve Dili
Arap yarımadasından, İran körfezindeki ülkelerden ve Hindistandan gelen Müslümanlar bugünkü Kenya, Tanzanya ve Mozambik tarafından Afrika’ya girdiler ve Afrika’ya yeni bir din ve kültür getirdiler. Bantu dil ailesine mensup kabilelerle karşılaştılar. Ve şimdi ‘’Svahili’’ (Arapca “sahil” kelimesinden sahiller, sahile ait olanlar) diye adlandırılan bir kültür ve neredeyse yüzde kırkından fazlası Arapça olan dil ortaya çıktı. Kenya, Zanzibar ve Tanganyika bölgesinde İslam’ın yayılmasıyla meydana gelen medeniyete Bantu-İslam medeniyeti ve o medeniyetin dili olarak da çoğunluğu Bantu dilinden gelen Svahilice ortaya çıkmıştır da diyebiliriz ki bu Afrika’nın Müslüman kimliğine daha fazla işaret etmektedir. Dünyanın en önde gelen dilllerinden biri olan Svahilice Afro-İslami bir dil olarak kabul edilmektedir. Arapça genel olarak Müslümanların ortak dili olarak kabul edildiği gibi Svahilice de Doğu Afrika Müslümanlarının dilidir. Sahilin İslami dönem öncesi Arabistan ile ilişkileri İslami dönemdeki ilişkileri desteklemistir. Arabistan ile olan bu kontaklar sahilde bir çok Müslüman şehir devletlerinin kurulmasına öncülük etti. Bu bölgenin Arab, Afrikalı yerli, Şirazi (Farslı), Somali ve diğer bölgelerin insanları etnik olarak karıştı. Ve bu topluluklar “Svahili” adı altındaki topluluğu oluşturdular.
İslam Bir Hint Dini mi?
Araplar yerli kadınlarla evlenmekten kaçınmadıkları için İslamlaşma daha hızlı ve fazla olmuş. Arapların yerel halkla irtibata geçmiş olmaları iyi bir başlangıç iken kıtanın içlerine doğru girmeye teşebbüs etmemeleri ve sadece ticaretle ilgilenmeleri Müslüman nüfusun Orta Afrika’da az, Güney ve güneybatı Afrika’da ise yok denecek kadar az olmasına yolaçmıştır. İslam Doğu Afrika’ya bu kadar erken tarihlerde ulaşmasına rağmen kıtanın içine doğru çok uzak değil Uganda’ya maalesef 19. yüzyılda ulaşmıştır. Bunun da en temel sebebi ticaretin çok ön planda olmasıdır. Kenya’da bu gelenlerin neslinden şimdi birçok insan var. Aynı ailede hem siyah hem melez hem de beyaz kişileri görebiliyorsunuz. Hindistan’dan gelen Müslümanlar Hindistandaki kast sisteminin etkisinden dolayı Afrikalı yerlilerle evlenmedikleri için İslam’ın yayılmasına katkıda bulunmalarına rağmen yeterli şekilde olmamış ve İslam’ın bir Hint dini diye anlaşılmasına sebep olmuş. Bu durum kıtanın kahir ekseriyetinde böyle.
Doğu Afrika’da İslam
Kenyalı önde gelen Müslüman tarihçi Ahmed Idha Salim “yerel şifahi geleneklere göre İslam Doğu Afrika’ya Hz. Ömer zamanında ulaştı” demektedir. Kenya’da İslam’ın geçmişi hakkında en yeni kanıt Oxfordlu arkeolog Dr. Mark Morton’dan geldi. O bu kanıtı Patre adası üzerindeki Shango’da buldu. Bu, İslam’ın Kenya sahillerinde görülmeye başladığı kesin tarihi 8. yüzyıl olarak doğruluyor. Kesin arkeolojik kanıtlardan biri de 10. yüzyılda Manda adasında bir Müslüman şehrin bulunduğudur. Luo ve Kikuyu tarihçiler Prof. Allan Ogot ve Prof. Godfrey Muriuki’nin çalışmalarına göre Kenya’da şu andaki Lua’larla birlikte Lang’olar, Acholiler ve Lugbaralar 17. yüzyılda güney Sudan’dan gelmişler. Diğer baskın grup olan Kikuyular, Proto-Sabati Bantu grubunun göç dalgasıyla Somali’nin güneyindeki Shungwaya’dan gelmişler. Bütün bu hesaplamalara ve kanıtlara göre Müslümanlar Afrika’nın giriş kapısı mesabesinde olan Kenya’da en uzun kalan ve yerleşmiş olan gruptur. Onlar Kenya toplumunun dil, politik, ekonomik ve sosyal alanlarını Avrupa sömürgeciliği çökmeden önce etkilediler. Bugün Kenya’daki nüfusun yüzde otuzbeşini oluşturan Müslümanlar Halifeleri olmasına rağmen organizesizler, siyasi güçleri çok az ve onların 11 Eylülü Kenya’daki amerika büyükelçiliği bombalandığında başlamış. Son yıllarda Kenyalı Müslümanlar ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadırlar. Bu yüzden Türkiyenin en üst düzeyde Afrika’ya yaptığı ilk ziyarette Kenya ayağı iptal edilmemeliydi. Dörder aylık muson rüzgarlarının kolaylaştırdığı yolculuklar vasıtasıyla İran körfezinden Zanzibar’a, Zanzibar’dan da İran körfezine gidiş gelişler çok olmuş. Şiraziler olarak bilinen tüccarlar 12. yüzyılda İran körfezinden geldiler ve Mogadishu, Brava ve Komor (Kamer=Ay) adalari, Mafia, Kilve, Pemba, Zanzibar ve Madagaskar’a yerleştiler, antik Shungwaya Afrika yerel İmparatorluğunun bulunduğu bölgede. Bu gelenlerin yalnız İran kökenli olduklarını kanıtlamak güç olmakla birlikte İran körfezi çevresindeki ülkelerdeki geleneklere sahip oldukları ortadadır. Onlar Zencilerle karıştılar ve Afro-Sirazi adı verilen bir sınıf ortaya cıktı. Mafia, Pemba ve Kilve adalarında Şiraziler yönetici hanedan olarak kurulmuş oldu. Kurucusu Ali b. Hasan idi. Şirazilerin bu bölgeler ulaştıkları tarihler kesin değildir.
Zanzibar’ın Flütü
Zanzibar’ın Afrika’ya cok büyük etkisi vardı. Zanzibar İmparatorluğu zamanında Doğu Afrika’ya yayılan etkisi şu sözle ifade ediliyordu: “Zanzibar’da filut çaldığı zaman göller de (Tanganika, Malavi, Victoria) dahil olmak üzere bütün Afrikalılar, danseder”. Bu Zenci İmparatorluk yıkılmasına rağmen etkisi kaldı. Zanzibar Sultanları Tanganika’nin İslamlaşmasi için Şafii alimleri gönderdiler. Sömürge döneminde Tanganika’nın İslamlaşması Zanzibar’dan başladı. Sultan Sa’d bin Sultan (1806-1856)ın Başbakanı ve Başkadı Seyh Muhyiddin b. Seyh b. Abdulah al-Kasani (1789-1869)’nin sayısız yerel öğrencisi vardı. Zanzibar ingiliz sömürgesi zamanında da Doğu Afrika’nın İslamlaşmasının entellektüel merkeziydi. Gofu ve Barza camileri Doğu Afrika ülkelerinden gelen öğrencilere eğitim alma imkanı sağladı.Zanzibar’ın Ortadoğu ile bağları MÖlere kadar gitmektedir. Sümerlerden, Asurlulardan, Arablardan ve Farslılardan gidiş-gelişlerin olduğu söylenmektedir. İslam Doğu Afrika’ya 7. yüzyılda ulaştı ve 10. yüzyıla kadar Etiyopya, Somali ve Dogu Afrika adaları Pemba, Kilve, Mafia, Pate, Lamu ve Mombasa’da yagın din oldu. İslam’ın ilk yıllarında bu bölgelere ulaşmasının sebebi Kızıldeniz ticaret yolunun Medine İslam Devleti tarafından control edilmeye başlamasıydı. İran körfezindeki ülkelerle ekonomik ve politik ilişkilerin olması da İslam’ın Doğu Afrika’ya yayılmasına yardım etti. Bunu, 1984’teki kazılarda bulunan 830 tarihli altın, gümüş ve bakır paralar ve Lamu’da kurulan cami ispat etmektedir. Doğu Afrika’daki en eski ve sağlam camii Zanzibar Kizimkazi’deki 1007 tarihli camiidir. Kilve ve Zanzibar gibi Svahili şehirleri 13. yüzyıla kadar Hindistan ve Çinle yaptıkları ticaretle zengin olmuşlardı. Kilve’de Kilve kralları tarafından kendi adlarına basılmıs bakır paralar bulundu. Zanzibar’da istif edilmiş halde yerel baskı 3000 gümüş para 2000 yılında bulundu. Kizimkazi’de bulunan bu paralardan biri Şirazi hanedanına bağlı Sultan Muhammed Ali adınaydı. Fakat Faslı seyyah Abdullah ibn Muhammed ibn Abdullah ibn Muhammed ibn Ibrahim Zawati al-Tunzi (1304-1378)’nin gözlemlerine göre O’nun ziyareti sırasında Svahili şehir devletlerinde kullanılan uluslararası geçerli para Mısır’da basılan Fatimi dinarlarıydı. 1331’deki O’nun ziyareti sırasında bu sahil adalarında Arapça genel edebi ve ticari dildi. O Maldiv adalarında da Başkadı olarak calıştı. Kilve’de Sultan Abdullah bin al- Muzaffer al-Hasan tarafından misafir edildi. O, Hindistan, Çin ve Mısır şehirlerini de görmesine rağmen Kilve’yi dünyadaki en güzel ve en iyi inşa edilmiş şehirlerden biri olarak tasvir ediyordu.Abdullah b. Hassan b. Ali b. Husseyin b. Ali al-Mas’udi (913 – 956) Mürucuz-Zahab ve Menadin al-Cevher kitabında da Zanzibar’ı ziyaretinden sonra Hint denizini Zenci denizi olarak isimlendirir ve O Pemba adasının Müslümanlar tarafından 730’dan önce ele geçirildiğini yazar. Portekiz coğrafyacı Fra Mauro Comoldes’in 1460 yılına ait haritası Zanzibar adaları ve Sofala’yı Müslüman yöneticisi Musa b. as-Sambiq tarafından inşa edilen Müslüman şehirler olduğunu gösteriyordu. Musa bin as-Sambiq’in adının söylenişi daha sonra bozuldu ve hem Mozambik’teki bir şehrin hem de devletin adı oldu. Mozambik’in isminin nereden geldiği konusunda farklı görüşler vardır. Musa Beg isminden mi, Musa isminde bir Arap tüccarın adından mı, yoksa portekizlilerin ilk sömürge dönemindeki sultan Musa Mbiki’nin adından mı geldiği hala kesin değildir. 13. yüzyılda sahil bölgesinde 37 tane İslam şehir devleti vardı. Zimbabve’den gelen altın ticaretinin merkezi olan Kilve ise Şirazi Devleti’nin başkenti olarak en müreffeh zamanını yaşadı. 15. yüzyıla kadar sahil devletlerinin hepsi Müslümandı. İbn Battuta 1332’de Doğu Afrika’yı ziyaret ettiği zaman bölgedeki İslami atmosferden dolayı kendini evinde gibi hissettiğini yazmıştı.
Kast Sistemi Şiilik, İsmaili ve Bohariler
İran tarafından gelişler olmasına rağmen bölgede Şia etkisi pek güçlü olmamış. Bunun sebebi de İslam’ın Doğu Afrika’ya ulaştığı dönemlerde İran da daha tam Şiileşmiş değildi ve bir Şii egemenliği kurulmuş değildi. Bu yüzden de İran’dan gidenlerin de çoğunluğu Şii değildi. İran körfezinin doğu sahilinden gelen Şirazilerin ise neredeyse tamamı kesinlikle Sünni idi. Doğu Afrika’da varolan Şiilik genellikle Hindistan’dan gelmiştir. İsmaililer çok organizeli şekilde çalışmaktadırlar. Özellikle Bohariler yoğundur. Bugün bile vardırlar. Mombasa’daki tek üniversite ve en büyük hastane Ağa Han’a bağlıdır. Fakat maalesef yerel halka yaklaşımları Hint kast sisteminin bir yansımasıdır. Nairobi’deki bir camiye kapıdaki iki tane zenci sokmak istemediler. Fakat yine de girdim namazı kıldım çıktım. Kapıdaki zenciler gülüşüyorlardı. Çok gariplerine gitmişti. Çıktığım zaman sordum niçin içeri girmeme izin vermek istemediniz diye. Burası Boharilere ait bu yüzden giremezsin dediler. Camii Allah’ın evi değil mi dedim. Zencilerden biri “evet kardeşim” dedi “adım Ali, ben de Müslümanım ama ben de giremem” dedi. Bu durum maalesef İslam’ın Afrika’da yayılmasının önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor.
Afrika’ya Yapılan Haçlı Seferleri
İslam, kâşif ve tüccar kisveli sömürgeci haçlılar tarafından ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı. Onların misyonu Portekiz’den Katolik Haçlı Hareketi’nin başka bir isim altında tatbike konmasıydı. Bu haçlı hareketlerine karşı en şanlı mücadelelerden birini veren de İmam Ahmed’dir. “Habeş’in Fethi” kitabının yazarı Şehabeddin 1506–1542 yıllarında, Habeşistan’da İmam Ahmed Gran olarak bilinen İmam Ahmed bin İbrahim el-Gazi (öl 1543)’ye refakat ettiği zaman şahit olduğuna göre İmam Ahmed portekizlilere karşı çok büyük bir cihad hareketi gösterdi. İmam Ahmed, Osmanlı Devleti’nden de yardım istedi ve istediği yardım gönderildi. Bu yardımlardan sonra Habeşistan’daki Hristiyan devletler ve diğerleri tamamen O’nun yönetimine boyun eğdi. Fakat portekizlilerin gelmesiyle herşey değişmişti. 1529’da Habeşistan İmparatoru Lebna Dengel (r. 1508-1540)’ı yendi. Fakat portekizliler 1543’te Christavao da Gama komutasında bir ordu gönderdiler ve Tana gölü yakınlarında İmam Ahmed yenildi ve şehid oldu. Bunun üzerine 1557’de Özdemir Paşa gönderildi ve Massawa körfezini geri aldı. İmam Ahmed’in şehid olması sadece Habeşistan’daki Müslüman Sultanların yenilmesi değil aynı zamanda Doğu Afrika’nın portekiz sömürgeciliğine girmeye başlamasi ve yeni bir tarihi döneme girilmesiydi. Doğu Afrika’daki özellikle de Zanzibar’daki Müslümanlar haçlılara, sömürgecilere ve Hıristiyanlığa karşı mücadelenin öncüleriydiler.(The Course of Islam in Africa 141) Kâşif-sömürgecilerin gelmesinden sonra yaklaşık beş yüzyıldır süren bir mücadele başlamıştır. Modern zamanlarda sömürgecilik girmeye başladıktan sonra Afrika’daki en büyük direnişi Ticanilik, Kadirilik, Şazeliye, Müridilik, Senusilik gibi tasavvufi hareketler göstermişlerdir. Kadirilik Afrika’daki en büyük tasavvufi harekettir. Tasavvufi hareketler İslam’ın kıtada yayılmasını sağladığı gibi Müslümanların entellektüel gelişimlerini de sağlamıştır.
Doğu Afrika’da Osmanlılar
1562’den itibaren Osmanlıların bizzat kendileri Doğu Afrika’da görülmeye başladı dense de daha önceden Yavuz Sultan Selim’in Yemen Valisi Sinan Paşa’nın Mombasa’ya gittiği ve Yavuz Sultan Selim adına bir camii yaptırdığı kayıtları vardır. İspanyolların Ümit Burnu’nu dolaşıp geldiklerini ve Cidde’ye kale yapmaya başladığını öğrenen Yavuz Sultan Selim babasını haberdar etmiş ve önlem alınmasını istemişti. Fakat babasının çok fazla dikkate almaması ve yavaş davranması üzerine isyan etmiş yenilmesine rağmen padişah olmuş ve ilk işi Doğu’daki Şii dailerini ortadan kaldırmak olmuş ikinci olarak da Mısır-Sina’ya yönelerek İspanyolların Cidde’de yaptığı kaleyi yıkmak olmuştur. İspanyollar Hicazı işgal etmek için Cidde’ye üs kurmuşlardı. Ve Portekizlilerin bugünkü Eritre’de kurdukları limanın da sökülüp atılmasını sağlamıştır. Buradan hareketle Osmanlıların daha önce Afrika’nın Doğu ve Güney’ine indiğini söyleyebiliriz. 1587’de Emir Ali Bey Mogadişu’ya vardığı zaman o zamanki Mogadişu yönetimi sömürgeci Portekizlilerden onları korumak için gelmiş bu orduyu sıcak bir şekilde karşılamışlar ve şükran göstergesi olarak da paralarına tuğralar bastırmışlardır. 1980’lerde Mogadişu’da bulunan demir, altın ve gümüş paralar üzerinde yeterli çalışma hala yapılmamıştır. Ecnebiler bu konuyla ilgili yazdıkları yazılarda hep Türkiye’den birilerinin bu çalışmanın Türkiye’deki kayıtlarının bulunmasını istemektedirler. İçinde 6 tane de camii bulunan (en büyükleri Gedi Great Mosque) Emir Ali Bey’in Mombasa’da yaptırdığı kale maalesef bugün harap haldedir. Bir bölümü Portekiz hükümeti tarafından sömürgeci-kâşif Portekiz Doğu Hint Şirketi sorumlusu Vasco do Gama adına müze yapılmış ama onları sömürgecilere karşı korumaya gelen Ali Pasha’nın adını bile bilmiyorlar. Peki, Kenya’da elçiliğimiz ne mi yapıyor, bilmiyorlar bile. Bir de 1950’lerde ortaya çıkarılan dokümanlara göre Faza’da kendilerini al-Stambuli olarak adlandıran bir Türk aile tarafından bir yerleşim yeri kurulduğu ve kendilerinin o bölgeyi yönettikleri ve 1893 yılına kadar da bu yönetimin devam ettiği kayıtları ortaya cıktı.
Afrikalı Ülke İsimlerinden Afrika’da İslam’ın Kökleri
Malayca (Malagasy) konusanların yerleştiği Madagaskar’a bir sahabenin geldiği ve bir zamanlar adanın üçte ikisinin Müslüman olduğu bilgisi varolmakla birlikte kesin kayıt hala bulunamamıştır. Fakat dibindeki Komor (Kamer-ay) adalarının yüzde 98’i Müslümandır. Nil’in kaynağına doğru yayıldıktan sonra Araplar bu bölgeden başlayarak Habeşistan’ın yüksek bölgelerine oradan da Senegal Irmağının ağzından Kamerun’a kadar olan bölgeye ‘Bilad-ı Sudan yani “Siyahların Memleketi’’ adını vermişler. 8. yüzyılda altın ticaretiyle ünlü Ghana’yı da astronom Al Fazari herhalde Arapça’daki ‘’zengin, varlıklı’’ manasındakı ‘’ğana’’ kelimesinden almış. Cezayir-Fas bölgesinden aşağı inen Müslümanlar bugünkü Mali, Moritanya, Nijerya bölgelerinde İslam’ın yayılmasını sağlamışlar. Fakat maalesef Kongo, Angola, Namibya, Bostwana ve Güney Afrika’ya inilmediği icin bu bölgelerde çok az Müslüman nüfus var. Kuzey Afrika’da Maliki Mezhebi yaygın olmasına rağmen kıtanın diğer bölgelerinde Hanefi ve Şafii mezhebleri ağırlıktadır.Bugün Afrika kıtasının yüzde ellisinden fazlası Müslümandır. Misyonerlik calışmaları neticesinde kimi yerlerde gittikçe azalmasına rağmen hala yüzde ellisinden fazla olduğunu iddia ediyoruz. Herşeye rağmen hala en hızlı yayılan din İslam. Hristiyanlar da yüzde ellisinden fazlasının hristiyan olduğunu iddia ediyor. Hristiyanlık Afrika’da 1900’lü yılların başında yüzde 7 idi. Bugün ise yüzde ellilerin üzerinde olduğunu iddia ediyorlar. Ama aradaki fark hakikaten bu kıtada ne olduğunun bir açıklaması niteliğindedir. Yoksulluk icinde çırpınan, misyonerliğin kıskacındaki kara kıtalı kardeşlerimiz hala direnmektedirler. Renk, ırk, sınıf, kast diye bir ayrımı kabul etmeyen İslam ve O’nun mensupları sahabe tavırlı ikinci bir Habeş çıkarması yaparlarsa yıllardır renkleri ve ırkları yüzünden hor görülen kara kıtanın masum çocukları onlara bütün kalpleriyle sevinç gözyaşları içinde hoşgeldiniz diyeceklerdir.1-Islam in Kenya, edited by Mohamed Bakari, Saad S. Yahya, Muslim Educational and Welfare Association, Nairobi, 19952-Pre-colonial Africa: her civilizations and foreign contacts / F.J. Notling. Bergvlei, Johannesburg: Southern Book Publishers, 1990.3- History of the Islamic Peoples, C. Brockelmann, New York 1960, s.362 4-Islam and Acculturation in East Africa’s Experience By Ali. A. Mazrui 19995-Islam and The Catholic Crusade Movement in Zanzibar Khatib M. Rajab al-Zinjibari 6-The History of Islam in Africa Levtzion, Nehemia & Pouwels, Randall L. (Eds.) Ohio University Press, 2000.7- The Swahili coast, 2nd to 19th centuries : Islam, Christianity and commerce in Eastern Africa / G.S.P. Freeman-Grenville. London : Variorum Reprints, 1988.

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam21
Toplam Ziyaret214476
AFRİKA DERGİSİ

Takvim
AFRİKA STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
AFRİKA-TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ
AFRİKA'DA TASAVVUFİ HAREKETLERİ İNCELEME ENSTİTÜSÜ
Saat